Forması şortunun içinde olan adamlar: Hendrik Johannes Cruijff
Blogda Cruijff'ün özgeçmişini anlatan bir yazı olması gerektiğini düşündüm. Gerçi bu konuda Klasik Futbol'un Johan Cruijff yazısına taş çıkaramayız ama böyle bir yazıyla Uçan Hollandalı'dan bahsetmemiz gerekirdi.
Büyüklerimizin çocukluğumda anlattığı yabancı futbolun başında gelir, “Sarı Fare” diye andığı Hendrik Johannes Cruijff, ya da bizim bildiğimiz ismiyle Johan Cruijff. Futbol hakkındaki düşünceleri ile bu oyuna bakış açımda yeni vizyonlar açan bir futbol filozofudur kendisi.
1947 yılında doğan Hollandalı’nın çocukluğu sokaklarda futbol oynayarak geçer. Bu sayede birçok teknik yeteneğini geliştirebilmiştir. Zaten Cruyff’un futbolculuğu denince akla ilk gelen özellikleri top tekniği, hızı, hızlanmasıdır. Cruyff günümüz futbolunda tekniğin, fiziğin arkasında kalmasındaki en büyük etken olarak sokak futbolunun kaybolması olarak görmektedir.
“Eğer sokakta oynuyorsan, düşmek zordur çünkü canın acır. Bu yüzden benim gibi ufak tefek oyucular, daha kalıplı oyunculardan nasıl uzak duracağını öğrenirler. Bu gibi özellikler artık öğretilmiyor.”
1964 yılında, yani 17 yaşında Ajax forması ile ilk defa profesyonel sahalara çıkar Cruyff. Takımın başında efsane teknik direktör Rinus Michels vardır. Michels’in geliştirdiği Total Futbol anlayışı, Cruyff önderliğindeki Ajax’ta başarıya ulaşır ve takım 1971’den 73’e kadarki dönemde 3 yıl üst üste Avrupa Şampiyonu olmayı başarır. Takımın yıldız oyuncusu Cruyff da 1971 ve 73 yıllarında “Avrupa’da Yılın Futbolcusu” ödülünü kazanır. Hollanda’da 6 kez lig 4 kez de federasyon kupasını kazanıp kariyerine Kıtalararası ve Süper Kupa’yı da ekledikten sonra 1973 yılında Barcelona’nın yolunu tutar.
Katalan ekibine katılmasının üzerinden henüz birkaç hafta geçmişken Bernabeu’da, ezeli rakip Real Madrid karşısında alınan 5-0’lık galibiyet sezonun nasıl geçeceğini göstermişti. O yılı Barcelona, İspanya’da duble yaparken, Cruyff bir kez daha Avrupa’nın en iyisi seçiliyordu. 1974 Dünya Kupası, açıkçası Johan Cruyff’un efsaneleşmesinde rol oynayan en önemli olayların başında gelir. Hollanda’nın oynadığı futbol tüm tarafsız futbolseverleri mest etmiştir. Ancak, Almanya’ya karşı finalde 2-1 yenilir Cruyff’lu Hollanda. Bu maç yıllardır hala konuşulmaya devam eder. İki ekibin en önemli oyuncularının yaptığı açıklamalar esasında iki ülkenin futbola bakış açılarını anlatmaktadır. Beckenbauer’in “Cruyff benden daha iyi oyuncuydu, ama Dünya Kupası’nı ben kazandım” açıklamasına karşılık Cruyff “Finali kaybetmemiz bizi kazanmamızdan daha fazla ünlü yaptı” diyerek oyuna olan bakış açısını göstermektedir. Bu açıklamalara rağmen Cruyff oyunculuk ve teknik direktörlük kariyeri boyunca kazandığı 34 kupa ile esasında nasıl bir “kazanan” olduğunu göstermiştir.
1978 Dünya Kupası’nda “ Arjantin’de insan hakları ihlal ediliyor, diktatörlük rejmini protesto ediyorum” diyerek Hollanda takımına katılmayı reddetmiştir. 48 defa giydiği portakal rengi forma altında 33 gol kaydetmiştir.
Bugün nasıl emekliğine yaklaşan oyuncular Katar’a gidiyorsa, o gün bu işlevi gören ABD’nin yolunu tutar 1979 yılında Cruyff. Ancak, yapay çimden nefret eden oyuncu, 2 yıl sonra başladığı yere, Ajax’a geri döner. 1983 yılında 39 yaşındayken Cruyfflu Ajax duble yapar. Ancak görünen o ki, kulüp onun bu başarıda çok da fazla payı olmadığını düşünür ve yaşı itibari ile artık onun fazla bir işe yaramayacağını düşünerek onu Feyenoord’a yollar. 12 ay sonra bu kez dubleyi Feyenoord yaparken, Cruyff da 40 yaşında futbolu bırakır.
Bundan sonra Cruyff’un teknik direktörlük kariyeri başlar. Bu arada terim olarak “teknik direktör” terimi ilk defa Cruyff için kullanılmıştır. Bundan öncesinde takımı ya İngiltere’deki gibi “menejerler” ya da “koçlar” yönetmektedir. Ancak FİFA’nın o zaman yenilediği talimatname ile “koç” lisansı alabilmek için 5 yıllık bir eğitim süreci gerekmektedir.
“Benim beklemeye sabrım yoktu. Eğer bir koçun bilmesi gereken on nokta varsa ben zaten yedisini biliyordum”
Ajax’ın başında bulunduğu 3 sezon içersine 2 Hollanda Kupası, bir de Kupa Galipleri Kupası kazanan Cruyff, 1987 yılında, oyunculuk döneminde olduğu Ajax’tan Barcelona’nın yolunu tutar. 9 yıl boyunca takımın başında kalan Hollandalı, Barcelona tarihinin en başarılı günlerine imzasını atmıştır. Oyunculuk döneminde Ajax’da Rinus Michels’in uyguladığı total futbolu çok başarılı bir şekilde adapte etmiştir. Şahsen, Şampiyonlar Ligi’nde birçok kez Barcelona’nın 2-6-2 gibi benim için devrim sayılabilecek bir taktikle oynadığını izledim. Cruyff döneminde, Barcelona tarihinin tek Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmayı başardı. Bunun yanına 1991’den 94’e kadarki 4 sezon üstüste İspanya Ligi şampiyonluğunu ekledi. İki İspanya Kupası ve bir de Kupa Galipleri Kupası’da cabası.
Cruyff futbolculuğu döneminden beri sürekli sigara için biridir. Günde bir paket içtiği söylenir. Teknik direktör Cruyff tiplemesi söylendiği vakit aklıma hep kenarda sigara üzerine sigara yakan bir silüet belirir. Ancak 1991’de iki defa kalp krizi geçirince sigarayı bırakır. “Hayatımın en önemli iki unsuru futbol ve sigaraydı. Biri tüm hayatımı oluştururken, ötekisi neredeyse onu alıyordu.” Böylece artık Cruyff maçlarda lolipop emmeye başlar ve İspanya’da sigaraya karşı mücadelelerde önemli figürlerden biri olur.
1996 yılında sağlık sebepleri ile teknik direktörüğü bırakmak zorunda kalır ama futboldan kopamaz. 2000 yılına kadar Ajax’da idari menejer olarak çalışır. Sonrasında, Barcelona başkanlık seçimlerinde Laporta’yı desteklediğini açıklar. Barcelona için önemli bir şahsiyet olan Cruyff’un açık desteği belki de bir anlamda Laporta’ya başkanlığı kazandırır. Şu an Cruyff, kendi adını taşıyan vakıfta genç sporculara, kazançlarını nasıl yöneteceği yönünde eğitim veriyor.
Sonuç olarak, 1999 IFFHS tarafından 20. yüzyılın en iyi Avrupalı oyuncusu seçilen Cruyff bu ünvanını geçtiğimiz yıl UEFA tarafından Tüm Zamanların En İyi Avrupalı Oyuncusu seçilerek pekiştirdi. Peki kariyeri bu kadar başarılarla dolu bir oyuncuya, kariyerinin en iyi anı neydi diye sorulduğunda ne yanıt veriyor dersiniz?
“Kariyerim boyunca Ajax’da, Barcelona’da ve milli takımda çok hoş anılarım oldu elbet. Ancak kendimle en gurur duyduğum an 17 yaşımdayken ilk defa Ajax stadyumuna çıktığım andı.”
Yorumlar
Eline sağlık dostum.
Cruijff eskiseydi bugün Barcelona'nın oynadığı futbol da bir halta yaramazdı. Ya da İspanya...
Cruijff eskidi tabi, sanki su an barcanin basinda cruyffmu var?
Rijkaard'ın nasıl savunucusu olduğumuzu bilirsin belki. Öyle ki Rijkaard büyük bir ekoldür bizim için. Ama unutmayın ki Cruijff olmasa ne Rijkaard olurdu ne Van Gaal. Rijkaard ve Van Gaal gibi isimler onun evlatları, mirasları. Cruijff sadece oynadığı futbolla efsane değil bir Maradona gibi mesela. Cruijff futbola verdikleriyle, futbola yerleştirdiğiyle de efsanedir. Eskime elbette olacak ama bugünkü Barcelona ve İspanya futbolu Cruijff'a minnettar olmalı.
Cruijff bu sisteminin temelini atan adamdır. Ondan sonra gelen her teknik direktör Cruijff'ün sistemini sürekli geliştirmeye çalışmıştır ve bunda başarılı olmuştur.
Cruyff'ün bir belgeseli var, izledin mi bilmiyorum. Orada bir adam Cruijff hakkında şöyle diyor: "Futbolda Cruijff'ten önce ve Cruijff'ten sonra diye bir dönem vardır." Bugün izlediğimiz "Göze hoş gelen futbol" anlayışı Rinus Micheals ve onun öğrencisi Cruijff sayesinde gerçekleşmiştir. Yukarıda Sertaç'ın yazdığı gibi Van Gaal, Rijkaard, Ronald Kueman onların mirascılarıdır. Hatta Rijkaard bir sözünde "Cruijff Hollanda futbolunun babasıdır" der.
hee evet öyle...
Cruijff'un tek eleştirdiği şey, cahil futbolu ve "oynatmamacı" yaklaşım. Bunu gösteren olursa eleştiriyor. Başka konularda gayet yapıcı.
Şu an Barça'nın başında Cruijff yoksa ceketini asıp bıraktığı içindir. Bırakmasaydı, başarılarının süreceğine adım gibi eminim.
@basit oyna
ayıptır yahu :) Ne demek taş çıkaramamak? Gayet keyifle okunacak bir yazı yazmışsın. Ama lappap'ın dediği gibi 78'i çok ufak iki üç cümleyle geçseydin güzel olabilirdi. Ayrı postta olabilir gerçi. Geniş bir konu...