Yayıncılık çılgınlığı...
Yıllardan 2008. Bir kampanya vesilesiyle bir yayıncı kuruluşun uydu sistemini satın aldık. UEFA (o zamanki adıyla) maçları verilecek ya, ben memnunum tabi. Lig maçlarını izleyemeyen biri olarak Avrupa maçlarıyla sevinmek en güzel heyecanım benim. Her neyse, yıl oldu 2009 başladı bir Avrupa macerası daha. Vaadler de büyük. Bilmem kaç yıl boyunca bütün maçları izleyebileceğiz Avrupa'da. Yıl oldu 2010. Ücret istekleri başladı.
Bu olayın üretici gözüyle gelişen tarafı. Taraftar gözüyle bakarsak, tam bir mağduruz. Europa League başladı. İlk maçımız yayınlandı, yayınlandı ama diğer Türk takımının taraftarları mağdur. Sonra onların maçı yayınlandı biz mağdur. Ortada bir haksızlık var mı diye bakıyorum şimdi?
OSC Lille - Fenerbahçe maçı açık kanalda. Atletico Madrid - Galatasaray maçı ise şifreli. Saat 22.05'de başlayıp, normal saatiyle 23.50'de bitecek. Gece yarısı yani. Güzel ülkemizin şartlarında o saatlerde nerede vesait var? Ertesi gün iş günü. Bunca taraftar böyle bir maçtan, Avrupa'daki en önemli sınavımızdan neden mahrum kalırlar ki?
Buna bir çözüm gelir mi bilmem. Fakat bundan memnun olan bir taraftar profiline sahip değil ülkemiz, buna eminim.
Yorumlar