Söyleşi: Mert Aydın

- Derbi ile başlayalım. Son yılların en centilmen derbisi oldu diyebiliriz, Alex'e atılan pet şişe dışında. Özhan Canaydın ölümünde bile Türk Futboluna önemli şeyler verebiliyor. Bir vesile oldu herhalde. Elimizden geldiğince dış basını da takip etmeye çalışıyoruz. Bu derbiye sadece Macar basınının ilgi göstermesi ve bizim bu maçları çok büyütmemiz birbiriyle çelişmiyor mu? Derbiye dışardan baktığınızdan sizce nasıl bir havada geçti?
Bizim kendi değerlerimizi yüceltmemiz yanlış değil. Ama zaman zaman da ipin ucunu kaçırıyor kendi söylediğimize kendimiz inanıyoruz. Lig TV muhabiri büyük bir heyecanla Van Basten’e maçtan önce derbiyi soruyor. “Fikrim yok” yanıtını alıyor. Sorma bekle maç sonunda sorarsın. Dedim ya kendimiz söyleyip kendimiz inanıyoruz. Derbinin havasına gelince... Rahmetli başkanın değerini en azından öldükten hemen sonra anladık. Bu bile mutluluk verici. Bir şeyin başlangıcı olur mu? Umarım. Bu biraz da medyanın tavrına bağlı. İliştirilmiş (embedded) medya varolduğu sürece işin bir tarafı arızalı olacaktır. Maçtan önceki alkıştan öte Sabri’nin Fenerbahçeli futbolculara yaptığı jest ve saha içi dostluğu güzeldi. Biraz gazı kaçmış mıydı derbinin? Evet. Centilmenlik tabii ki olsun ama azıcık gerilim de olsun.

- Şampiyonluk yolunda çok önemli bir virajdı. Futbol olarak ele alalım. Beklediğiniz gibi miydi derbi? Nasıl değerlendiriyorsunuz karşılaşmayı?
Maçtan önce ben böyle bir derbiyi öngörüyordum. Çevremdeki bol gollü, pozisyonlu derbi tahminlerini de anlayamıyordum. Çünkü bu sezonki mücadeleye bakınca bu iki takımın maçında iyi futbol beklemek doğru olmazdı. Daum’un bu tip deplasmanlarda savunmaya ağırlık verir hep. Bir de eksikler olunca Fenerbahçe’nin defansif anlayışla sahada olacağı kesindi. Galatasaray da bu tip rakiplere karşı zorlanıyor. Az pozisyon buluyor. Düşünün maçtaki tüm pozisyonlar gol olsa toplam en fazla 3 gol atılabilirdi ki hiçbir takım yüzde yüzle oynayamaz.

- Galatasaray'ı ve Frank Rijkaard'ı genel performanslarıyla nasıl buluyorsunuz Mert bey? Lider konumundayken birden 4.sıraya gerilemek düşündürücü olsa gerek. Gaatasaray ligin ikinci yarısında gösterdiği performansla istikrarsız bir takım görünümü veriyor. Özellikle deplasmanlarda. Bireysel hatalar Galatasaray'a pahalıya mâl oluyor. Düşüncelerinizi alalım...
Rijkaard göreve geldiğinde düşüncem belliydi. Zor bir sistemi oturtmak için zamana ihtiyacı var. Aslında sezon öncesi Avrupa Ligi’ndeki iyi sonuçlar ve ilk 6 hafta alınan 18 puan Galatasaray’ın aleyhine oldu. “Sabırlıyız, ilk yıl şampiyon olmasak da olur” diyen taraftar şimdi kaleci yuhalıyor. Zaman ilerledikçe ve doğal puan kayıpları geldikçe Rijkaard enteresan hamleler yaptı. B planı yok dendikten sonra yolundan dönüp bazı maçlarda sistem değiştirdi. Maç sonraları teknik yorumları bırakıp basının sevdiği hakem ve rakip eleştirilerine başladı. Savunma ve orta saha, Rijkaard’ın sistemine uyacak düzeyde değil. Daha doğrusu bazı tip oyuncuların fazlalığı var. Aynı anda hem Topal hem Sarp hem Barış oynadığında Rijkaard’ın istediği oyun oynanamıyor. Buna bir de devre arasında yapılan transfer şovunu ekleyin. Bire bir bakıldığında gelenler iyi tercih. Ama topyekün bakıldığında Galatasaray’a gelenler arasında Neill dışında verimli olabilecek kimse yok. Sistem mükemmel işlemediği için bireysel haralar fazlalaşıyor. Neill topu baskı yiyen Emre’ye atıyor. Ama Emre, Neill kıvamında topla haşır neşir ya da baskı anında hızlı karar verebilen bir oyuncu değil. Rijkaard’da sıkılma alametleri görüyorum. Yönetimin ve taraftarın bir an evvel onu bu zor durumda sahiplenmesi gerek. Sezon başı hatırlan
sın. Şampiyonluk gelmese bile kalmalı, ki hala Galatasaray için biten bir şey yok.

- Bireysel performanslara değinelim. Leo Franco özellikle derbiden sonra çok tartışıldı, maçta ıslıklandı ve tesislerde hakaretler vardı. Sizce hata yapan bir insana bu denli yaklaşmak ve olaylara körü körüne gitmek doğru mu?
Leo Franco olayı maalesef Türk futbol taraftarının geldiği noktanın bir eseri. İstanbul kulüplerinde oynayıp kendi evinde rahat pas atamayan oyuncular var. Fenerbahçe, Bursaspor önünde 2-0 öndeyken seyircinin saçmalamasıyla 3-2 yenildi. Bursaspor’un başarısını küçümsemiyorum ama o maçta en az Bursalı oyuncular kadar Fenerbahçe seyircisinin de etkisi var. Leo Franco bundan sonra nasıl kaleyi koruyacak? Baklava mı verilecek kendisine?

- Galatasaray ekonomik olarak şampiyonluğa bel bağlamıştı diyebiliriz. Oradan gelecek paralara güveniliyordu. Sportif başarısızlık Galatasaray'ı ekonomik olarak ne derece etkileyebilir?
Polat’ın kazanacağını düşünmek dışında bir beklentim yoktu. Galatasaray’ın şampiyon olamaması durumunda evet gelir kaybına uğrar ama bu tarihinde ilk kez olmayacak. Sezon başından böyle bir ihtimal düşünülmüştür herhalde.

- Fırsat buldukça bol bol Avrupadan da konuşmakta isteriz, fakat Türkiye ile devam edelim. Bursaspor önemli bir fırsatı tepti fakat şu an halâ avantajlı durumdalar. Siz Anadoludan bir şampiyon çıkmasını ister misiniz? Bursaspor'un şampiyonluk şansını yüksek görüyor musunuz?
Anadolu’dan şampiyon çıkmasını isterim. Zaten bu sezon Bursaspor olmasa bile 3-4 yıl içinde bir Anadolu takımı bunu başaracak. Bursaspor hala avantaja sahip. Bunu kullanmak ellerinde.

- Basketbol'dan devam edersek, NBA'de Mehmet Okur önemli işlere imza atıyor. Son performansında double-double yapma başarısı gösterdi. Bu sezon performansını nasıl buluyorsunuz? Hido'ya gelirsek, Toronto play-off şansını zora soktu ve Hido "İyi durumdaydım" demesine rağmen son maçta sürealamadı. Hido'nun Orlando'dadan ayrılması yanlış bir karar mıydı?
Mehmet Okur belli bir istikrar yakaladı. Zaman zaman normal olarak formu düşüyor ama takım içindeki rolü değişmiyor. Hido ise takım ve sistem değiştirdi. Belli ki birtakım sorunlar var. Ama Orlando’dan ayrılma kararının yanlış olduğunu düşünmüyorum.

- Messi son 1-2 haftada inanılmaz işlere imza attı. Son açıklamasında "Barcelona'da bedava oynarım" diyordu. Ronaldo ve Messi sürekli kıyaslanırdı. Messi'nin günümüzde futbol efsaneleri ile bu yaşta kıyaslanması aslında onun daha değerli olduğunu göstermez mi? Son olarak Johan Cruyff'un bir açıklaması vardı. "Maradona-Messi kıyaslamaları saçma. Çünkü aynı dönemin futbolcuları değiller" diyordu. Sizin görüşleriniz neler?Ben bu tür kıyaslamaları sevmiyorum. Böyle yapınca taraf oluyorsunuz ve karşı tarafa sevgiyle bakmıyorsunuz. Ben Maradona’yı da keyifle izledim Messi’yi de, Ronaldo’yu da keyifle izliyorum. Cruyff’un dedikleri de tamamen doğru.

- Real Madrid, Madrid derbisinde Atletico'yu 3-2 yenmeyi başardı. Görünen o ki bu işin kaderini El Clasico belirleyecek. Keita'nın bir açıklaması var; "Rakiplerinin Real Madrid'e karşı tüm güçleriyle oynadığından şüphesi duyuyorum" dedi. Sizce İspanya'da terazi kimi daha ağır basacak?Keita eğer bunu bir suçlama amacıyla söylediyse doğru yapmıyor. Şu olabilir. Geçen sezon 6 kupa kazanan bir takıma karşı daha çok motive oluyor olabilirler. El Clasico belki bir eşik olabilir. Ama yine de kalan maçlarda derbiyi kazanan puan kaybedebilir. Ancak geçen sezonki gibi farklı ve ezici bir sonuç kaybedeni yıkabilir. Şu anda formda olan Real ama onlar da savunmada açıklar veriyor. El Clasico’da Messi ve İbrahimoviç karşısında önemli bir sınava girecekler.

- Barcelona ve Arsenal 2-2 berabere kaldılar. Pas futbolunun en önemli iki temsilcisi. Avantaj kimde size göre?Barcelona kazanma şansını elinin tersiyle itti. Ne var ki avantajlı olduklarını söyleyebiliriz. Arsenal aynı hataları Nou Camp’ta yaparsa yarı finalist Barcelona olur.

- Serie A'da Inter önemli puan kayıpları yaptı ve Milan onlara biraz daha yaklaştı. Mourinho hakemleri suçladı. 3 yıllık kontratı olmasın rağmen nereye gideceği konuşuluyor. İngiltere'ye döneceği ya da İspanya'da görebilir miyiz onu?
Mümkün. Çünkü İtalya’da istenmeyen adam ilan edilecek yakında. Ülke futbolunun tüm değerlerine saldırıyor. Hele hele medyayla arası kötü olunca işle onun için zorlaşıyor. Ligde şampiyonluk zora girdi. Ama Şampiyonlar Ligi’ni kazanırlarsa o başka.

- İngiltere'de Arsenal son dakikada yediği gol ile şampiyonluk yarışında yara aldı. Chelsea'nin Blackburn karşısındaki puan kaybıda kırmızı şeytanlar için bir avantaj haline dönüştü. Liverpool ilk 4'te yer almak istiyor. İngiltere liginde şampiyonluk için kimi favori görüyorsunuz?
Bu hafta sonu Manu ve Chelsea zorlu bir maça çıkacak. Ama ben son haftaya kadar heyecanın süreceğini düşünüyorum. Rooney’nin ne kadar sahalardan uzak kalacağı da belirleyici bir faktör olacak.

- Dünya futbolunda hayranı olduğunuz bir takım, bir futbolcu var mı? Var ise sizde neden hayranlık uyandırdığını bizimle paylaşabilir misiniz?
Gol için oynayan her takımı severim. Barcelona’yı her zaman desteklerim. Ama bunu yaparken bu sezon göze hoş gelen bir futbol oynayan Real Madrid’i es geçmem. Futbolcu olarak birden fazla isim var. Messi’den Cristiano Ronaldo’ya, Higuain’den Xavi’ye, Robben’de Rooney’ye, Milito’dan Lampard’a kadar uzun bir liste. Daha fazla isim de eklenebilir bu listeye.

- Sizinle devam edelim. Sporun her dalı ile ilgilisiniz ve bu daha fazla bilgili olduğunuz anlamına geliyor. Sanırım yorum yapamayacağınız bir spor dalı yoktur. Bu da bizim gibi medya kuruluşlarına malzeme çıkarıyor. Daha fazla şey soruyoruz ve öğreniyoruz. Bu ilginiz nerden geliyor acaba?
Ben 39 yaşındayım. 6-7 yaşlarından itibaren televizyonlardaki tüm spor müsabakalarını dikkatle izlemeye başladım. Babam da spor delisidir. Eskiden sadece tek kanal vardı. İster istemez artistik patinaj, atletizm, yüzme, jimnastik ne varsa seyrettim. Bizim kuşak böyledir zaten. Carl Lewis’ten Jayne Torvill-Christopher Dean çiftine, Michael Gross’tan Vladimir Salnikov’a, Mary Lou Retton’dan Sebastian Coe’ya çok kahramanımız oldu kuşak olarak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar