Ernoul Kroniği Türkçe'de



Her ne kadar dinî argümanların sıklıkla kullanıldığı bir dönem olsa da ortaçağ tarihi sanıldığının aksine karanlık bir yüzyıl değildir. Aksine farklı dilleri konuşan ve farklı dinlere mensup olan insanların birbirlerini anlamaya başladığı bir dönemdir. 11'inci yüzyılın sonlarında Oğuz Türklerinin batıya ilerleyişini durdurmak maksadıyla ortaya çıkan Haçlı Seferleri bambaşka bir evreye bürünmüştür. Kutsal toprakları ziyaret etmek maksadıyla Ortadoğu'ya gelen ve Arapça öğrenen bilginler yaptıkları tercümelerle batının doğu algısını değiştirmeye başlamıştır. Örneğin Müslümanların kutsal kitabı Kuran 1143'te ilk defa Fransa'daki Cluny Manastırı başrahibi Muhterem Peter'in emriyle Kettonlu Robert (Robertus Ketenensis) tarafından Latince'ye çevrilmiştir. (Lex Mahumet pseudoprophete) Bu aynı zamanda bir batı diline yapılan ilk Kuran tercümesidir. Yine 12'inci yüzyılın sonlarına doğru Arapça konuşan insanların yaygın olduğunu bildiğimiz Toledo'da Avendauth (İbrahim b. Davud) İbn Sina'nın Kitâbu'ş-Şifâ'sını bazı bilginlerin yardımıyla Latince'ye çevirmiştir. Cremonalı Gerard (Gerardus Cremonensis) yine İbn Sinâ'nın el-Kanûn fi't-Tıb isimli eserini Avrupa'ya kazandırmıştır. Harezmî, Râzî ve daha nicelerinin eserlerinin tekrar tekrar çevrildiğine ve müteakip yüzyıllarda matbaada basıldığına şahit oluyoruz.

Son dönemlerde Türkçe'ye kazandırılan tarih eserlerinin sayısında bir artış görünmektedir. Bilhassa ortaçağ tarih kitaplığımıza kazandırılan bu eserler yapılacak yeni araştırmalara kaynaklık edecektir. Erkan Göksu'nun Farsça'dan çevirdiği Ravzatu’s-Safâ, Mülûk-i Gazneviyye isimli eser, Mehmet Levent Kaya'nın Moğolca aslından çevirdiği Moğolların Gizli Tarihçesi ve şimdi eski Fransızca ile kaleme alınan mühim Ernoul kroniği Haçlı Seferleri Tarihi adıyla Ahmet Deniz Altunbaş'ın gayretleri sonucu Türkçe'ye kazandırıldı. Haçlı tarihi okuyan araştırmacılar bilir ki pek çok alim eserlerinde Ernoul kroniğinin bazı bölümleri kısmî olarak tefrika etmiş ve kullanmıştır. Ancak bir bütün olarak modern bir dile kazandırmaya kalkışamamıştır. Bu nedenle bu eserin Türkçe'ye kazandırılması büyük bir başarı örneğidir. Üstelik bu kronik, çoğunlukla Selahaddin Eyyûbî'nin hayatı hakkında kıymetli bilgiler sunmaktadır.

Yalnız tarih değil, son zamanlarda ilahiyat alanında da benzer gelişmeler olduğuna tanıklık ediyoruz. Örneğin Yahudilerin en önemli alimlerinden biri olarak kabul edilen Said bin Yusuf el-Feyyûmî'nin Tevrat tefsirine dahi artık Türkçe'de erişebilmek mümkün. Meraklı ve araştırmacı okuyucular muhakkak ilk fırsatta bu eserleri kütüphanelerine dahil edecektir. Başta Kronik yayıncılık olmak üzere bu eserlerin Türkçe'ye kazandırılmasına katkıda bulunan tüm aracıları tebrik etmek gerekir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar