Milan Baros ve bir Galatasaray çıkarması
Sene başından beri belirtilen fikirlerde Milan Baros'un eski gücünde olmadığı, Galatasaray'ın onun performansı doğru orantıda forvet bölgesine transfer yapmayışının yanlış olduğu ve bunun kötü sonuçlar doğurabileceği söylenmektedir. Medyanın da bunu fırsat bilerek Baros'un üzerine yüklenmesi, Fatih Terim'in medyayı sık takip ettiğinden midir ya da kendi fikri midir bilemiyorum, bu Milan Baros'u Karabükspor deplasmanında yedek kulübesine yolladı. Ancak ben bu işin içinde ince bir teknik olduğunu düşünüyorum.
Johan Neeskens, Galatasaray'ın başında olduğu dönemde Milan Baros ile ilgili bir soruya, "Stabil bir forvet değil. Sürekli hareket halinde. Top rakipteyken pres ile rakibin dengesini bozuyor ve bu tip forvetler günümüzde çok önemli bir yerde" şeklinde cevap vermişti. Önce bir tahlil yapalım, Fatih Terim'in kullandığı dizilişler 4-1-4-1, 4-4-2 ve kısa bir dönem içinde de 4-3-3. Fatih Terim'in açıkta görev alan oyuncularına aslında "kanat" etiketini yapıştırmamız hiç yanlış olmaz. Bu kullanılan "kanat" görevindeki oyuncuların genel özelliği içe dönük olmayışı ve kendisini çizgiye yakın hissetmesidir. Bu ise daha az gol, daha fazla bindirme anlamına geliyor. Fatih Terim'in elindeki kanat oyuncuları Kazım Kazım ve Riera, tıpkı bir önceki cümlede bahsedilen ürünlerden. Ne kadar baskıcı olursa olsun, forveti rahatlatamayan etkili koşular yapadıkça, Milan Baros'un top ile buluşması daha zor bir hal alacak, hatta aldığı topları garip bir şekilde kaybetmeye devam edecek. Milan Baros'un ilk geldiği yıl tüm kupalar boyunca attığı gol sayısı 27. Galatasaray hücumunu dörtlü bir dizilişle kuruyor, Arda ve Kewell ortalama 10 gol, 5 asisti buluyordu. Ve ayrıca, Galatasaray hücumunda Lincoln gibi bir yol gösterici vardı. Sürekli içe doğru koşular yapıldığına tanıklık ettiğimiz bu yılda, Milan Baros'un sayısız gol pozisyonuna girmesi ve 27 gol atması şaşırtıcı olmamalı. Şimdi bir kaç örnek verelim:
Video: Galatasaray vs Beşiktaş
Video: Galatasaray vs. Konyaspor
Resim ve Analiz: Galatasaray vs Hamburg
Galatasaray, Elmander ve Baros ile oynamalı. Onun güçlü ve seri hareketleri Baros'a daha iyi pozisyon açacaktır. Riera ve Kazım'ın form tutması halinde, sahip olduğu orta saha düzeyinin kalitesinde Galatasaray sonuç almaya başlayacaktır. Bu da iki farklı diziliş üzerinde benim için ideal bir düzen:
4-4-2
--------------- Muslera ----------------
Sabri ---- Ujfalusi ---- Gökhan ---- Hakan
------------------- Melo -----------------
-- Kazım ---- Selcuk --------------- Riera
-----------------------Elmander ---------
----------- Baros ------------------------
4-3-3
--------------- Muslera -----------------
Sabri ------ Ujfalusi ---- Gökhan ---- Hakan
---------------- Melo ---------------------
------- Eboue ----------- S. İnan ------------
Elmander -------------------------- Riera (Sercan)
----------------- Baros ------------------
* Fatih Terim'in takımında Samsunspor karşılaşmasında Eboue ve Selcuk İnan'ın orta sahanın pres yapan elemanları olduğunu gördüm. Bu onun oyun anlayışında kaynaklanıyor. 4-3-3 gibi bir düzen Galatasaray'ın işine yarayabilir çünkü bu şekilde Galatasaray iyi pres yapan bir takıma sahip olabilir. (Elmander'in ne kadar iyi bir takım oyuncusu olduğunu ve ne kadar iyi bir koşucu olduğunu Samsunspor ve Karabükspor maçlarından çıkan istatistiklerde gördük)
* Milan Baros bu şekilde daha fazla pozisyona girebilir. Sol forvet bölgesinde Sercan'ın oynaması takıma sürat katar ve Elmander güçlü fiziğiyle bir kaç oyuncuyu alt edebilir.
* Ujflausi savunmanın lideri olmalı. Sabri bu pozisyonda daha iyi.
* Eğer Galatasaray 4-4-2 kullanmak istiyorsa, Baros'u daha etkili kılmalı. Riera ve Kazım, Baros'un kaderini değiştiremez. Özellikle alan savunması yapan takımlardan bahsediyorum. Burada yük orta saha oyuncularına biner. Sürekli olarak iyi bir form içerisinde olmaları gerekir. Galatasaray bu şekilde çok rahat çözülür.
Fatih Terim'in Taktik Bilgisi
Galatasaray - Samsunspor karşılaşmasında bir anda oyun durdu. Terim oyuna Elmander'i alacaktı. İçimden "Eğer şimdi Baros çıkarsa, bu bir halta yaramayacak." diye geçirdim. Sahaya 4-1-4-1 şeklinde dizilen Galatasaray bunu 4-4-2'ye çevirecekti ve Terim oyundan Kazım'ı aldı. Fatih Terim'in taktik bilgisine olan güvenim bir kez daha arttı bununla. Geçen dakikaların ardından oyun 1-1 devam ediyordu, bir kez daha benzer şekilde düşündüğümü hissettim Fatih Terim ile. Milan Baros şimdi çıkmalıydı. Oyuna Sercan dahil oldu ve Galatasaray sanki kilidi açmayı başaracaktı. Öyle oldu, Sercan ve Elmander'in mükemmel uyumuyla Galatasaray maçı 3-1 kazanmayı başardı. Bu Fatih Terim'in oyun felsefesini değil ancak dizilişler üzerinde değişikliği sık yapabileceğini gösteriyor.
Böyle bir ihtimali kimse içinden dahi geçirmek istemez ancak Fatih Terim'in üçüncü döneminde de başarısız olması, hakkında "O dönem onun elinde Hagi vardı" dedirtmeye devam edecek. Bunu kendisi de istemez. Kendisini kanıtlamak konusunda aşmış, ancak sahip olduğu dokuları yüzünden her seferinde "bir kez daha" harmanlanmış bir karaktere sahip. Fatih Terim'in bu nedenle Galatasaray'a, Galatasaray'ın ise ona ihtiyacı var. Oynanan futbol geçtiğimiz yılın kanser izlerini taşısa ve "nerede kalmıştık" dedirtse de, bunu zamana yaymaya herkesin ihtiyacı var.
Yorumlar