Çıtası yüksek takım: Galatasaray'ın Juventus zaferi
Yazıya nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Bugün
Galatasaray, uzun bir sürenin ardından, beni oldukça mutlu etti. Sanıyorum
bunun sebebini oyuncuların göstermiş olduğu hal, hareket ve tavır ile açıklamam
gerekiyor. Çünkü ortalama bir futbol seyircisini mutlu eden şey destek olduğu takımın
oyuncularının taraftarına ve kulübüne karşı işini icra ederken ortaya koymuş
olduğu özveridir diye düşünüyorum. Galatasaray bugün bir sınır çizdi. O sınır,
bu takımın Uefa Şampiyonlar Ligi arenasında yoluna devam etmesi gerektiğini
belirten bir sınır idi.
Ertelenen Galatasaray – Juventus karşılaşmasını özel kılan
şey, bu maça çıkmadan evvel Galatasaray’ın Uefa Avrupa Ligi’ne halihazırda
katılmayı garanti etmiş olmasıdır. Keza aynı şey Juventus takımı için de
geçerlidir. Her iki takımın gerek kendi ülkelerinde gerekse Avrupa arenasında son
2-3 yıl içerisinde ciddi bir sıçrayış sergilediği açıkça ortadadır. Fakat sade bir
futbol gösterisi bugünkü mücadelenin galibini tayin etmek adına yeterli
olmayacaktı. Bugün bir üst tura çıkan takımı belirlemek adına saha ve hava
şartları, Juventus’un B grubunda Galatasaray’dan iki puan farkla önde bulunması
[beraberliğin iş görmesi] ve zeminin elverişsizliği gibi sorunlar önem teşkil
etmekteydi.
Bununla birlikte, taraftarın bu denli önemli bir maç için
iki gün üst üste stada gelmek zorunda kalması önemli bir ayrıntıdır. Arena’nın ulaşım
ve hava koşulları ortada iken bize yalnızca onları tebrik etmek düşer.
Galatasaray elbette bugün sıradan bir takımın denemeye
çalıştığı şeyi denemedi. Galatasaray bugün, kültürünün ona vermiş olduğu
kimliği ortaya koyarak Uefa Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura geçmeyi başardı.
Bazı maçlar vardır ve o maçları neden kazanamadığınızı açıklarken kuvvetli
deliller getirebilirsiniz. İşte bu, o maçlardan biri olabilirdi; fakat
Galatasaray böyle bir şeye gereksinim duymadı. Oyuncular yalnızca kazanmak ve
bir üst tura çıkmak istedi. Ve onlara istediklerini bahşedecek gol, mücadelenin
bitimine beş dakika kala Sneijder’in ayağından geldi. Sanıyorum bu karşılaşma
uzun bir müddet hafızalarda yer edinecek ve ağızdan ağıza dolaşacak olan hikayelerin
yakın tarihte bir numaralı konusu olacaktır.
Elbette Galatasaray’ın Avrupa Ligi’nde oynamayı garanti
etmiş olması, oyunculara maçtan evvel bir rahatlık sunmuştur. (bkz. Selçuk İnan’ın
maç sonrası demeci) Fakat bu, Galatasaray’ın Juventus’u Avrupa Ligi’ne
göndermesine engel olacak bir şey de değildir.
Zeminin bugünkü halini gördüğümde takımın yalnızca topu
yukarıdan oynayıp umut etmesi gerektiğini düşündüm. Keza gol de yine bu şekilde
geldi. Galatasaray’ın Juventus’a karşı, Juventus’un ise Galatasaray’a karşı
kullanmış olduğu taktik kesinlikle doğrudur. Fakat ikisi arasında kazananını
belirleyecek olan, kimin daha fazla kazanmaya çaba gösterdiğidir. Behemehal
Galatasaray bu çabanın örneklerini sahada sunmuş ve galip gelmiştir. Juventus,
beraberliğin kendisine yeteceğini düşünüyorken, Galatasaray’ın kazanmak
isteyeceğini unutmuştur.
Eminim Galatasaray taraftarı da takımını bu maçın ardından Avrupa Ligi'nde görmek istemezdi. Çünkü bu takımın sahası, en yüksek futbol kulüplerinin bulunduğu sahadır. Roberto Mancini'nin maçtan evvelki basın toplantısında 'Avrupa Ligi olsa da olur' demeci elbette bir kelime oyunudur. İtalyanların sevdiği bir kelime oyunu.
Umuyorum ki Galatasaray camiası bu zaferi iyi kullanır ve
elde etmiş olduğu bu birlikteliği sürdürür. Daha önceki yazılarda sözüne etmiş
olduğum ‘oyunculardaki karakter kırılganlığı’ yavaş yavaş refleksini iyi yöne
doğru çevirmiş görünüyor. [bkz. taraftarın reaksiyonu]
Takımı taraftar ile bir bütün halinde zaferi kutlarken görmek çok güzel.
Takımı taraftar ile bir bütün halinde zaferi kutlarken görmek çok güzel.
Emeği geçen herkesin emeğine sağlık.
11.12.13
Galatasaray 1-0 Juventus
anahtar sözcükler: galatasaray, juventus, şampiyonlar ligi,
b grubu, altıncı hafta, ali sami yen arena
Yorumlar