Hayat her zaman kazanmak değildir
Eğer seçtiğiniz yol, uğrunda fedakarlıklar gerektirecek bir yol ise, bazen sonuçlarına katlanmak zorundasınız. Kupa finalinden sonra "hayat, her zaman kazanmak değildir" dedi Guardiola. Kupa kazanmak elbette önemli, eğer onu tutup havaya kaldıramazsanız içinizde her zaman eksik birşeyler olacak. Ama kazanırken, ben ve benim gibi düşünenler eminim, onun nasıl kazanıldığını da sorgulayacak...
Real Madrid'i ilk devrede ilk kez bu kadar beğendim. İyi taktik, sadece savunma değil, dengeli ve belirleyici ataklar. Tıpkı içerideki Lyon maçında olduğu gibi. 4 gün önceki maçta bu kesinlikle yoktu. Mourinho daha ileriye götürdü. Lig maçına oranla Real Madrid'in iyi atak yapmasındaki sebeplerden biri Mesut Özil'di. Real Madrid için final daha fazla motivasyondan ibaretti. Çünkü final tek ayak. Kazanan kupayı alır. Mourinho'nun en çok sevdiği şey. Real Madrid'in de öyle. Doğal olarak sahada savaşa bile gidebilecek bir takım vardı...
Barcelona için söylenebilecek bir şey yok. Onlar her zaman kendi felsefesini oynamaya çalışacak. Dün akşam izlediğim David Villa, izlediğim en kötü David Villa idi. Bir forvetten fazlası kesinlikle, ama formsuz ve güçsüz olduğunda hücumu Messi sahipleniyor. 11 maçtır gol atamıyor. Pedro'nun tamamlayıcı özelliği kaybolduğunda insanlar durup şöyle diyor: "Seneye bir forvet almalıyız. Tüm yük Messi'ye binemez..." Barcelona'nın bir yapı olduğunu herkes biliyor. Guardiola'nın seçimleri bence çok iyiydi. Milito'yu oynatmayarak kaybettiğini söylüyorlar fakat Milito'nun oynadığında ne büyük bir el bombası olduğunu biliyoruz. Özellikle kontra atağı bu denli iyi yapan bir Real Madrid, Milito'yu ilk yarıda bitirebilirdi. İlk yarıda orta alanda pas trafiğinde büyük bir sorun vardı. Mascherano ve Busquets farklı bölümlerde yer değiştirdiler. Busquets orta alana girdiğinde Barcelona daha rahattı çünkü kimin nerede olacağını çok iyi okuyordu. Orta alanda üç tane 1.70'lik adam ne kadar teknik olsa da, ısıran bir rakibe karşı oldukça zorlanır. Guardiola bunu düşünerek hamleler yaptı.
Oyunun ikinci bölümünde belirleyici olan Barcelona'ydı. Cumartesi gecesi Pepe hakem konusunda şanslıydı, maçı kart görmeden tamamlamıştı. Bu maçta 25'te sarı kart gördü. Madridli oyuncuların her pozisyonda hakemin yanında 5-6 oyuncuyla bitmesi, Mourinho'nun planının parçalarından biriydi. Ve ilk yarıda bu kadar ısıran, alanları tümüyle kapatan Real Madrid'in ikinci yarıda fişi çekilmişti. Buna bir de ilk yarıda sarısı olan ve kendisini geriye atan Pepe eklenince Real Madrid, yine o Mourinho'nun tanındık hareketlerine geri döndü. Barcelona oyunu domine etti. %70'lere varan topla oynama oranlarına ulaştı. Messi, elinden geleni yaptı. Barcelona'nın dün akşam tek sorunu haftalarca devam eden Villa-Pedro formsuzluğuydu. Onun dışında Barcelona, insanların tanıdığı o çizgi film kahramanlarıydı...
Kupayı kazanan Madrid'e dair hatırlayacağım şeyler Pepe'nin -sanırım anne rahminden çıkarken önce ayakları gelmiş, kafasında eksik birşeyler var- pislikleri, Arbeloa'nın Villa'nın ayağına basıp daha sonra Ramos ile birlikte çuval gibi Villa'yı yerden kaldırması, Casillas'ın neden büyük bir kaleci olduğu, Mesut Özil'in sağ ayağıyla da iyi orta açabildiği, Ramos'un otobüste kupayı düşürüp kırması ve Mourinho'nun Cruijff'e basın toplantısında taş atmaya çalışması...
Guardiola... Onlar 94'te de finalde Milan'a 4-0 kaybettiler. Ama bu, onların yaşattıklarını unutturmayacaktı. Şimdi de öyle olacak. Hayat her zaman kazanmak değil, Guardiola gazete manşetini atmış. Barcelona büyük bir kulüp. 5-0 kazanılan tarihi galibiyetten sonra "Bize bu şekilde kazanmayı Cruijff ve Rexach öğretti." diyen Guardiola'ya cevap olarak Rexach'ın "Ben ve Cruijff Guardiola'ya sözlerinden ötürü minnettarız." demesi kadar büyük...
Ek bir not: Barcelona cephesinde üzgün insanlar gözlemleyemedim. Sadece Villa ve Pedro'ya kızgınlıklar var. Onun dışında her şey, bildiğimiz gibi. Dün akşam Barcelona taraftarı takımı maçtan sonra çağırarak destek verdi. Hepsi bu. Teşekkürler Barcelona...
Yorumlar
-Birde Abidal'in oynama ihtimali varmı?
Barcelona'nın bu yıl kaybettiği maçların ortak özelliği sahada Puyol'un olmaması. Puyol takıma konsantrasyon katıyor. Sahada onun gibi biri varsa tur şansınız daha yüksektir. Sahadakiler ona bakınca kendisine daha fazla güveniyor gibi görünüyor.
Favori söyleyemem ama CL maçlarının da harika bir taktik savaş olacağını düşünüyorum. Guardiola dünkü maçtan sonra "neyi iyi, neyi kötü yaptığımızı analiz edeceğiz" dedi. CL maçlarında kafa olarak daha hazır olmuş bir Barca beklediğimi söyleyebilirim sadece.
Abidal'in oynayacağını sanmıyorum. Çok zor. Ama oynasaydı daha iyi atak yapan bir Barca izleyebilirdik. Çünkü o oynadığında Alves hücumda daha fazla kalabiliyor, Barcelona 3'lü savunmayı Abidal gibi teknik ve soğukkanlı oyuncularla çok iyi yapıyor ve savunmada sorun çıkmıyor. Oynama ihtimali çok düşük.
Barca tarafından herşey bildiğimiz gibi derken ikinci yarıdaki oyununundan bahsettim. Kendi oyunlarını oynamaya çalıştılar. Mourinho büyük bir hoca, saygı duyuyorum. Ama oynattığı yapıdan hoşlanmıyorum. Bu, futbola bakış açılarına göre değişir. Ben ve benim gibi düşünenler bu yüzden Mourinho'yu kaybeden olarak gösteriyor...
Cruyıjff gerçek bir kazanan.O hala kazanıyor.2008'de avrupa,2009 şampiyonlar ligi,2010'da dünya kupası kazandı ve kazanmaya devam edecek.(Laf sokmuş ya onun için söyledim :)...)
İki ayaklı olacak eşleşme için bu anlayış ne kadar verimli olur bilemem.Muhakkak başka planı olmalı.3 mayıs'da oyuna hizmet edenler kazanacak.