Kim bu kenardaki çocuk?
Bu resmi GSCimbom forumunda açılan bir konuda gördüm. Başlığı "Kiralık oyuncunun forma aşkı"ydı. Birşeyler karalayasım geldi. Zaten yazamıyorum zaman bulup, bu tarz bir konuda karalamayı istedim. Yapılan haksızlık veya daha ağır tabiriyle "hainlik" konusuna gölge düşüren bir mesele bu. Atılan gol sonrası kenarda sevinen futbolcunun azmine bakın, yüzündeki ifadeye bakın.Birçok iddia atıldı Rijkaard döneminde, takımını satan futbolcular konusunda. Kimdir nedir bilmem, girmiyorum da o konuya. Ama kenarda duran adama bakın sadece.
Kiralık olarak takımda duran bir adam bu, hatta öyle ki gönderilmesi gündemde olan bir adam bu. Kiralık olup da oynadığı takımda forma bulamayan bir adam bu. Genç, gelecek vaadeden denilip de, Liverpool'dan alıp oynatmadığın adam bu. Kenarda bu tepkiyi verirken samimiyetini mi sorgulamalıyım ki? Ya da yüzündeki o ifadenin yapmacık olduğuna mı inanmalıyım? İnandırmalı mıyım kendimi? İnandırılmaya izin mi vermeliyim yoksa?
Arjantin'in bir köşesinde doğmuş büyümüş, kalkıp gelmiş Liverpool'a, oradan Galatasaray'a. Ne hissedebilir bu adam bu takıma karşı? Profesyonelliğin göstergesi midir bu sevinç? Ya da Real Madrid'te kenarda durup da gol olduğunda sırıtıp, alkışlayan futbolcuların yaptığından farkı nedir? Farkı inancıdır, hissettiğidir. Farkı içtenliğidir, gerçekten yürekten sevinmesidir. "Ruh ruh" diye bağıranlara verdiği cevaptır bu. İnanmayı göstermiştir, sevmiş bu adam takımı. Anıl'ın sevincinden farkı yoktur gözümde. O topa Anıl değil "kenardaki çocuk" vurmuş olsa Anıl gibi sevinirdi yine. Yine, yine, yine...
Savaşan takım arıyoruz biz. Böyle içten takıma bağlı olan adam aramıyoruz. Hakan Balta'nın sahada rakibe diklenmesi savaşan takım, Cana'nın rakibe yumruğu indirip takım arkadaşını koruması değil. Bize göre amatör ruh Ayhan'ın yaşına rağmen mücadele etmeye çabalaması, "kenardaki çocuk"un bağırması değil.
Kim bu çocuk yahu? Ellerini havaya kaldırıp "Gooolll" diye bağıran yani, kim bu kenardaki çocuk?
Kiralık olarak takımda duran bir adam bu, hatta öyle ki gönderilmesi gündemde olan bir adam bu. Kiralık olup da oynadığı takımda forma bulamayan bir adam bu. Genç, gelecek vaadeden denilip de, Liverpool'dan alıp oynatmadığın adam bu. Kenarda bu tepkiyi verirken samimiyetini mi sorgulamalıyım ki? Ya da yüzündeki o ifadenin yapmacık olduğuna mı inanmalıyım? İnandırmalı mıyım kendimi? İnandırılmaya izin mi vermeliyim yoksa?
Arjantin'in bir köşesinde doğmuş büyümüş, kalkıp gelmiş Liverpool'a, oradan Galatasaray'a. Ne hissedebilir bu adam bu takıma karşı? Profesyonelliğin göstergesi midir bu sevinç? Ya da Real Madrid'te kenarda durup da gol olduğunda sırıtıp, alkışlayan futbolcuların yaptığından farkı nedir? Farkı inancıdır, hissettiğidir. Farkı içtenliğidir, gerçekten yürekten sevinmesidir. "Ruh ruh" diye bağıranlara verdiği cevaptır bu. İnanmayı göstermiştir, sevmiş bu adam takımı. Anıl'ın sevincinden farkı yoktur gözümde. O topa Anıl değil "kenardaki çocuk" vurmuş olsa Anıl gibi sevinirdi yine. Yine, yine, yine...
Savaşan takım arıyoruz biz. Böyle içten takıma bağlı olan adam aramıyoruz. Hakan Balta'nın sahada rakibe diklenmesi savaşan takım, Cana'nın rakibe yumruğu indirip takım arkadaşını koruması değil. Bize göre amatör ruh Ayhan'ın yaşına rağmen mücadele etmeye çabalaması, "kenardaki çocuk"un bağırması değil.
Kim bu çocuk yahu? Ellerini havaya kaldırıp "Gooolll" diye bağıran yani, kim bu kenardaki çocuk?
Yorumlar