Klasik maçlar: Galatasaray v Milan

7 Mart 2001. Galatasaray Ali Sami Yen'de önemli bir virajın eşiğinde AC Milan'ı ağırladı. Türk futbolunun en iyi kadrolarından birisi, dağılmaya başlamadan evvel, Galatasaray'a ve Türk futboluna yeni bir zafer daha kazandırdı. Maç, yine bir ilk demekti. Maç, Avrupa'da en çok kupa kazanmış takımlardan biri olan Milan'a karşıydı. Çubuklu bir sarı-kırmızı formayla yaşadığım en güzel ve unutulmaz anılarımdan biriydi.

Maça gelmeden evvel, dönemde, Şampiyonlar Ligi'nde statü gereği gruplardan bir üst tura çıkan takımlar çeyrek final için bir başka grubu daha geçmek zorundaydılar. Yani oynanan maç sayısı şimdiye göre daha fazlaydı. Üçüncü turda St Gallen'i geçerek kendisini D grubunda bulan Galatasaray, Sturm Graz, Glasgow Rangers ve Monaco takımlarıyla aynı grupta yer aldı. Takımların kalitesi arasında fazla uçuk bir fark olmadığından dolayı D grubu epeyce zorlu geçti. Öyle ki grupta deplasmanda tek galibiyet elde eden takım Monaco'yu 1-0'la geçen Rangers oldu. Galatasaray, Monaco ve Rangers'ı Ali Sami Yen'de 3-2'lik skorlarla evine gönderdi ve 6 puanı hanesine yazdırdı. Bunun üzerine Rangers'tan deplasmanda aldığı 1 puan gruptan çıkmak adına bir dönüm noktasıydı. Bu bir puan işleri son maça bırakmış ve 7 puanlı Galatasaray, evinde 9 puanlı Sturm Graz'ı konuk etmişti. Kaybeden takım, Rangers maçı skoruna göre gruptan çıkamayabilir, kazanan takım ise liderliği garantileyerek bir üst tura adını yazdırabilirdi. Galatasaray, Sturm ile evinde 2-2 beraber kalmış ve Rangers da evinde Monaco'ya karşı 2-2'lik skorla fırsat tepmiş, ardından iki takım birlikte bir sonraki gruplara adını yazdırmıştı.

Basamaklar çıkıldıkça işler daha da zorlaşıyor ve Galatasaray, bir üst turda, B grubunda Milan, Deportivo ve PSG takımlarıyla eşleşiyordu. Galatasaray, ilk maçta San Siro'da Milan'a konuk olmuş ve 2-2'lik beraberlikle sahadan ayrılmıştı. Bu maçta özellikle Lucescu'nun dahiyane taktik zekasının ön plana çıktığını eklemek gerekiyor. Yine de elde edilen bir puan tıpkı bir önceki grupta olduğu gibi büyük önem arz ediyordu. Çünkü Ali Sami Yen'de Galatasaray kazanmasını biliyordu. Galatasaray 7 Mart 2001 tarihine gelmeden evvel 97-98 sezonunda Dortmund'a karşı evinde aldığı 1-0'lık mağlubiyetin haricinde 20 maçlık bir süreçte yalnızca Chelsea'ye kaybetmişti. Rakipler için Ali Sami Yen korkutucu görünüyordu. Galatasaray, PSG ve Deportivo'yu 1-0'lık skorlarla geçti 7 puana ulaştı. 9 puanlı Deportivo'nun ardında Galatasaray, bir sonraki maçına yine kazanmak için çıkacaktı. Rakip Milan'dı ve yer Ali Sami Yen. Galatasaray uzun zamandır arzuladığı Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinin kapısındaydı. İtalya'daki maçta galibiyeti son anda kaçırıp 2-2 berabere kaldığı Milan'la tarihinin en önemli karşılaşmalarından biri için terini dökecekti. Eğer 3 puan gelirse, Türkiye'ye yeni bir zafer ve yine yeni bir ilki yaşatacaktı.

Maçtan önce iki takımın hocaları da sakatlıklardan dert yanmıştı. Ergün ve Suat'ın durumları maç saatinde belli olmuş fakat Lucescu onları kullanmak gibi bir riske girmemişti. Milan çekingen bir tavırla stada gelmişti. Birkaç yıl önce Fatih Terim yönetimiyle evinde müthiş bir kararlılık göstererek Milan'ı 3-2 mağlup eden ve Uefa Kupası yolunu açan Galatasaray, yine, yeni bir maceranın kapılarını Milan'la açmak istedi. Artık akşam olmuş, kadrolar şekillenmiş ve herkes maç için hazır hale gelmişti.

Galatasaray XI: (4-4-1-1) Taffarel; Capone, Popescu, Bülent, Ahmet; Emre, Okan, Hasan, Ümit; Hagi, Jardel
Milan XI: (3-4-3) Dida, Maldini, Chamot, Sala, Coco, Guinti, Garcia, Ba, Shevchenko, Leonardo

Maç büyük bir mücadeleye sahne oldu. Galatasaray rakibine sahada bir an olsun nefes aldırmadı. Dakikalar 20'ye geldiğinde Capone'nin uzun topuyla Dida kalesini terketti ve Hagi onca kişinin içerisine ayağını uzatarak akıl dolu bir vuruş yaptı ve takımını 1-0 öne geçirdi. Galatasaray maçın genelinde küçük tehlikeler atlatsa da oyunun kontrolünü hiç kaybetmedi. Maçın sonlarına doğru üstün giren Galatasaray daha fazla boş alan buldu ve 87'de Jardel'i kaçırarak 2-0 öne geçti. Maçı galip tamamlayan takım için artık tek bir hesap vardı; gruptan lider yahut ikinci olarak çeyrek finale adını yazdırmak. Ne mutlu ki o takım Galatasaray oldu.

‘‘Hiçbir şekilde Milan'ı oynatmadık, pres yaptık, top çaldık. Kademe yaptık. Çok önemli bir maçtı. Bütün futbolcular kişiliklerini ortaya koydu. Maçı hak ederek kazandık. Çeyrek finale çıktık. Jardel ve Hagi görevlerini gol atarak yaptı. Hepsi aslanlar gibi mücadele etti. Tarihi maç oldu. Çok mutluyum. Herkes Türk futbolunun ne olduğunu gördü’’
Lucescu, karşılaşmanın ardından 

Karşılaşmayı televizyondan izleyenlerin Sabri Ugan'ın anlatımını hiç unutmayacağını eminim, özellikle Hagi'nin golünde. Kopyasız buraya yazıyorum: "Hagi ayağını uzattı, Hagi, Hagi, Hagi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Ne büyüksün Hagi! Ne muhteşemsin! Ne muhteşem bir gol bu böyle!"


Hagi, golün ardından
sevincini yaşıyor
'Türk Maradona' Emre ve Galatasaray Avrupa'nın dilinde
Milan'la oynanan maçın ardından İtalyan gazeteleri Emre'ye olan hayranlığını gizlemedi ve ona "Türk Maradona" yakıştırmasında bulundu. Sene sonu geldiğinde takımdan ayrılan ve Avrupa'ya transfer olan Emre için bu maçtaki performans belirleyici oldu. 37 kanal karşılaşmayı canlı olarak yayınladı.

Milan teknik direktörü Zaccheroni karşılaşmanın ardından Galatasaray'ın Avrupa'nın en iyi takımlarından biri olduğunu söyledi ve geçen yıla oranla takımın agresif olduğunu savundu. Çeyrek finale yükselen Galatasaray, puan olarak Avrupa'nın birçok ünlü devini arkasında bıraktı.

İşte hikaye bu güzel haberler ve Sabri Ugan'ın hafızalara iz bırakmış eşsiz anlatımıyla sonuçlandı. Galatasaray galibiyetin ardından son maçına prestij niyetini çıktı ve adını çeyrek finale yazdırarak Real Madrid'in rakibi olmayı başardı.

Maçtan gazetelere yansımış başlıklara da şuradan göz atabilirsiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar