Ferrari'yle "Cenk" etmek ve Guti'yi izleme keyfi: Villareal - Beşiktaş



Beşiktaş'ı ilk kez izleme fırsatım oldu. Hazırlık maçlarında ve eleme maçlarında 1-2 dakikalık göz atmalar haricinde, takımın attığı ve yediği gollerde göz ucuyla bakmanın ötesine gitmemişti. Bugün de vakit bulabilince, oturup TV'de saçma sapan yaz dizilerini aramak ve NTVSpor'da Rıdvan'ın ona buna sallamasını izlemektense, Bursa ve Trabzon'u izledikten sonra diğer bir şampiyonluk adayı Beşiktaş'ı da izlemek farz oldu bana. Açıkçası bu tercihimin de Quaresma ve Guti gibi iki önemli ismin birlikte ilk 11'de başladıkları ilk maça denk gelmiş olması daha büyük şanstı. Diğer yandan ise gönderilmesi gündemde olan 3 isim de -Ferrari, Fink, Hilbert- bu maçta sahada olunca konuşmak için bütün malzemeler elimde bulunmuş oldu.

Maçın aslında en çok dikkatimi çeken ismi Cenk oldu daha başlarda. İlk 8 dakikada 4 tane çok önemli kurtartış yapması bir anda gözlerimi onun üstüne yoğunlaştırdı. Son dönemlerde Onur Kıvrak'tan sonra izlediğim en iyi genç kaleci. Maça iyi motive olduğu kesin, İspanya'dasınız, rakibiniz Villareal -liginin kalburüstü takımları arasında-, yeni teknik direktörün de gözüne girmek için iyi bir şans açıkçası. Konsantrasyonunun üst düzeyde olması onu daha maçın başında maça bağlamıştı ve yeteneği de bir anda parladı. Reflekslerini, oyun takibini ve yan toplardaki zamanlamasını beğendim açıkçası. Cenk gerçekten çok önemli bir sınav verdi ve 2 gol yemesine rağmen onun adına çok keyifli bir gün oldu.

İşin asıl zevkine, yoğurdunu anlattıktan sonra onun üstündeki kaymağa gelmek gerek. Guti; benim için inanılmaz önemli bir isim olmuştur her zaman. Geçen sene Barcelona maçında Pellegrini'nin onu yedek oturtmasına nasıl sinirlendiğimi anlatamam. Guti gibi bir futbolcuyu, oyunu yönlendiren, takımı organize eden, çevresindeki arkadaşlarıyla her dakika iletişimde olan bir oyuncu. Tecrübesi ve tekniği de cabası. Beşiktaş'tan önce adı Galatasaray'la anıldığında Fenerbahçe'li bir arkadaşım bana; "Gelmesini isterim, Guti'yi Türkiye'de izlemek keyif verir." demişti. Şimdi aynı gözle ben bakabiliyorum, bu Beşiktaş'ı sırf Guti'yi, Quaresma'yı izlemek için bile izlerim. Guti'nin ilk gol öncesi attığı pas olağanüstüydü. İşte o pas için bile Guti izlenir. Quaresma için ise ufak bir cümleyle her şeyi anlatabileceğime inanıyorum. Geldiği gün, "Parasını alır, yatar burada. Disiplin sorunu yaşayan bir adam, Beşiktaş'ta sorun yaratır." diyenlere en güzel cevabı oynadığı bütün maçlardaki gösterdiği performansıyla vermiş oldu. Yetenekleri ve çalım atmadaki hızı çok üstün.

Gönderilmesi gündemdeki adamlara gelirsek. Hilbert'i hiç beğenmedim. Orta açamıyor, çalım atamıyor, hızı yok, geriye yardımı yok vs. vs. Geçen gün eleme maçı öncesi Sergen Yalçın'ı dinlerken aynen bunları söylemişti, şaşırmıştım. Daha önce hiç izlemedim ama sağ açık oyuncusu bu özelliklerden en azından birini bulundurur herhalde diye düşünmüştüm. Fakat öyle değilmiş, Sergen'e yüzde yüz hak veriyorum şu an. Beşiktaş kontenjanı boşaltmak istiyorsa geleni postalamaktan başka çaresi yok. Bunun yanında Fink'i de pakete koyarlarsa onlar adına en hayırlısı olur.

Aslında benim asıl adamıma, Ferrari'ye dönmek istiyorum. Geçen sene hayranlıkla izlediğim, verilen paranın hakkını verdiğini düşündüğüm bir adam Ferrari. O sakatlandıktan sonra Beşiktaş'ın bol bol gol yediği gerçeğini de düşünürsek ne kadar önemli bir isim olduğu kesin. İlk yarıda aklımda net olarak kalan 3 tane çok kritik top kesti. Ferrari'nin sakatlık sonrası geçen sezon başındaki performansına döndüğünü çok net gördüm diyebilirim. Beşiktaş yönetimi birilerini satacaksa Hilbert'ten başlayarak, Fink'i göndermeli bence. Hilbert transferi tam bir skandal olarak kalmış olacak Beşiktaş adına fakat Quaresma ve Guti transferleri Hilbert'i kimseye hatırlatmaz, buna eminim.

Uzun bir yazı oldu ama geniş geniş Beşiktaş'ı değerlendirme fırsatı bulamamıştım. Beşiktaş'ı, maçı yorumlayan ismin de dediği gibi, Trabzonspor'dan sonra en hazır takım olarak görüyorum.

Bir dipnot da ATV'ye;e be kardeşim, adamlar yeni formalarını ilk kez giyiyorda burada sen niye kalkıp da "ATV farkıyla, ATV sayesinde" diye övünüyorsun. Maçı ShowTV yayınlasa giymeyeceklerdi sanki. Hey Allah'ım... Spiker olmak bile bu derece ucuzlaşmış.

Yorumlar

Popüler Yayınlar