İnanmak başarmanın yarısıdır!


Yıl 2006, Gerets dönemi. Zorlukların içinde bir takım, tek hedefi şampiyonluk olan bir ekip. Yönetimden aşçısına kadar herkes istiyor o şampiyonluğu. Gerets'imiz, Gerets'imiz diyorum çünkü o bu takım için inanılmaz bir değerdi ve hep öyle de kalacak. Her neyse... Gerets'imiz sezon başı geldiğinde herkes "Lige hızlı başlar fakat sezon ortasından sonra düşüşe geçer bu adamın takımları" diyorlardı. Ben de öyle pek tanımazdım. Hatta ilk geldiğinde "Neden Gerets?" demiştim. Lige iyi başlayan bir takım o performansını sonuna kadar korumuştu. Öyle bir döneme girilmişti ki artık hatanın telafisi olmayan haftalar desek yeriydi. 

Fenerbahçe'yle oynayacağız. Hafta 31'di. 3 puan da öndeyiz. Gerçekten de önemli bir dönemeç. Kazanırsak şampiyonluk şarkılarına başlanacaktı. Maç oynandı, sonuç 4-0 Galatasaray'ın aleyhine sonuçlandı. Puanlar eşit, ikili averajda dezavantajlı taraf biziz. Herkes "bitti" dedi. En azından gördüklerim öyleydi. Herkes hala bir umut beslermiydi, besliyor muydu orası meçhul ama oluşan hava şampiyonluğun Fenerbahçe'ye kaptırıldığı ve 100. yıldaki başarısızlığın telafi edilemeyeceği düşünülüyordu. Maçtan sonra Fenerlilerin bize karşı tavırları da ilginçti. Bilmem kaç pasta gol attık falan konuşuluyordu. 

Fikstür de masamın üstünde. Maç sonrası baktım. Bir bizim fikstürümüze bir de Fenerbahçe'nin fikstürüne. Kayseri Erciyesspor, Trabzonspor ve Denizlispor maçları. Kayseri Erciyesspor da o sezon Bülent Hocayla çıkışta ya benim içimdeki heyecan daha da arttı. Şampiyonluk inancım arttıkça artıyordu.

Dedim içimden, inandım yahu. "Şampiyon biz olacağız, bırakmayacağız." Sezon sonu geldi artık. Hafta 34, Adnan Polat 20.45 diyor biz daha da inanıyoruz. O son haftaya gelene kadar taraftar hep beklentiyi şampiyonluktan uzakta tuttu. Neden son hafta bu sinerji başladı diye sorunca da karşılığı basit. Denizli düşmek istemiyor. Düşmemek için de çok şey yapmalı. Futbolcular nasıl inançlı anlatmak mümkün değil. O 4-0'dan sonra şampiyon olunur muydu yahu? O moral bozukluğu olmayacak mıydı? Ümitsizliğe kapılmayacak mıydı takım? "Bitti" demeyecek miydi?

Olmadı, bunların hiç biri olmadı. O takımın içinde bulunduğu ruh hali bunu engelledi. İnanıyordu herkes şampiyonluğa. Biz bir atıyoruz, iki atıyoruz, üç atıyoruz. Denizli'den gelen bir gol. Şampiyon Galatasaray.

Şimdi bu hikayeyi anlatma sebebime gelince. Bizim inancımız 2006'daki kadar olmalı. Ben inanıyorum. Şampiyon olmak istiyoruz. Hiçbir şeyin hiçbir zaman kesinleşmeden sonuçlanmayacağını biliyorum. O yıl bunun en canlı örneğini gördük. 

Ne demişler... "İnanmak başarmanın yarısıdır." 


Yorumlar

Popüler Yayınlar